Japonya’nın Türk İşçi Yasağını Kaldırması Hakkında

Haberleri takip ediyorsanız birkaç ay önce illa görmüşsünüzdür, Japonya’da Nisan ayında yürürlüğe girmiş olan yeni bir yasa kapsamında, ülkedeki bazı belirli sektörlerde yüz binlerce geçici işçi alınması gündemdeydi. Ancak bu işçilere verilecek çalışma vizesine başvurma hakkı olan ülkeler arasında Türkiye ve İran kara listedeydi. 1 Nisan günü, Türkiye bu listeden çıkarılmış. Peki bu ne demek? Şu demek: Japonya’nın kısa vadede kendi topuğuna; uzun vadede Japonya’daki düzgün Türklerin imajının topuğuna sıkması.

Öncelikle dilimin döndüğü kadarıyla bu yeni vizeyle olacak işçi alımının kapsamından bahsedeyim. Japonya sizin de bildiğiniz gibi aşırı yaşlı bir nüfusa sahip olması sebebiyle özellikle yaşlı bakım sektöründe çalışacak eleman kıtlığı çekmekte. Onun dışında inşaat, tarım gibi fiziksel kuvvet gerektiren alanlarda da işçiler lâzım çünkü genç nüfus az ve onlar da eğitim seviyesi yüksekliğinden bu tarz işlere burun kıvırıyor. Bu yüzden bu yeni vize kapsamında amiyane tabirle sadece vasıfsız, eğitimsiz kişiler taşrada çalışmak üzere işe alınacak. “Hele bu vizeyle ülkeye bir kapak atayım da, sonra Tokyo gecelerine akarız” falan da yok, adamlar keriz değil. Büyük şehirlere gitmeyecek, ailesini yanında getirmeyecek ve iş bittikten sonra ülkelerine geri dönecek elemanlar arıyorlar özellikle. Okumuş etmiş adamla işleri yok çünkü onların da bu işlerde uzun süreli kalıcı olmayacağını biliyorlar. Hâlihazırda Türkiye’den okumuş, tahsilli, vasıflı insanlar Japonya’ya kendi mesleğini yapmaya gidebilip zaten çalışma vizesi alabiliyorlar. Bu hiçbir zaman yasaklanmadı ve Türkiye’nin ağlayıp zırlayarak kaldırttı bu “Japonya Türk işçi almayacak” yasağı kapsamına bu eğitimli insanlar dahil değildi.

Related imageŞimdi ise bahsettiğim vasıfsız işçi kalıbına uyan zevatı da alacaklar. Gidecek işçi açısından bakarsak, dilini ve kültürünü bilmediği çok uzak bir ülkeye gidecek. Avrupa’ya gitmek gibi bir şey değil bu. (Ki bizimkilerin Avrupa’ya bile entegre olmakta ne kadar zorlandığını biliyorsunuz.) Her şey farklı. Toplum yapısı, yaşam şekli, yemek alışkanlıkları, insan ilişkileri, iş ahlakı, gelenek görenekler…  Bu yüzden zaten işçi alımı yapılacak olan ülkelerin (Vietnam, Filipinler, Kamboçya, Çin, Endonezya, Tayland, Myanmar, Nepal ve Moğolistan) ortak özelliği, Asya-Pasifik coğrafyasında bulunan ülkeler olmasıydı. Daha yakın milletlerden, Japon toplumuna daha çabuk entegre olacak, adaptasyon sürecini daha pürüzsüz atlatacak ve hatta hâlihazırda yıllardır Japonya’da azımsanmayacak rakamlarda iş gücüne sahip ülkelerden almaya karar vermişlerdi. Çok normal değil mi?

Japonya’ya görece en yakın kültürden olan Çinliler ve Koreliler bile Japonya’ya yerleştiklerinde muazzam bir kültür şoku yaşarken, Türklerin (üstelik eğitimsiz kesimin) uyum sağlamasını beklemek en kibar tabirle pollyannacılık olur. Türkiye, -siz kabul etmek isteseniz de istemeseniz de- özelde Japon genelde Asya kültürüyle uzaktan yakından alakası olmayan bir Orta Doğu ülkesidir. Bu açıdan bakınca, Japonların Türkiye’den işçi alımı yapmak istememesi şaşırılacak bir durum değildi. Dünya üzerinde Türkiye’den başka Orta Doğululara kucak açan bir ülke var mı ki? Ha “hümanizm” adına bunu yapan Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri var, onların da şu anki durumunu da görüyoruz, her ay ayrı bir terör ya da tecavüz haberi çıkıyor. (Gerçi onlar da yavaş yavaş akıllanmaya başladı, sağ partiler yükselişte ve artık kılı kırk yarıyorlar mülteci/göçmen almamak için.) Velhasıl gidenler uyum sağlayamayacak, üstüne bu uyumsuzluğun içerisinde de çok büyük olmayan meblağlarda bir ücretle çalışacak (belki biriktirir ve iş sonunda Türkiye’ye birikimini getirirse o ayrı) ve yaşadığı uyumsuzluğu buradaki topluma da yansıtacağı için -bilinçli veya bilinçsiz- Japon toplumunda da huzursuzluğa yol açacak. Daha 4-5 yıl önceki genel seçimlerde Tokyo’daki Türkiye konsolosluğu önünde çıkan Türk-Kürt kavgasını hatırlayalım, ve tamamen bu kavga sebebiyle geçen yaz aynı yerde gerçekleştirilen referandum gününde, Japonya’da kolay kolay göremeyeceğiniz güvenlik önlemleriyle oy kullanmaya gittiğimizi. Japonya’daki Türk imajı budur yani. İçeriden bildiriyorum.

Japonya’ya girişlerde arama tarama vesaire yaparak dikkatli davranılsa da bildiğim kadarıyla henüz ülkeden çıkışların kontrolüyle ilgili bir katı yaptırımları yok. Giren çok rahat kaçak kalabiliyor, herif üç aylık turist vizesiyle bir giriyor ülkeye bir daha çıkmıyor; üstüne ailesini de getiriyor falan filan. Düşünün yaratacağı kaosu. bunu zaten yapıyorlar, bir de bu vize üzerine daha da beter bir hâl alacak; uluslararası ilişkiler ve Japonya’daki Türk imajı iyiye gitmektense kötüye gidecek. Şu an üç aya kadar vizesiz turistik gidilebiliyorken o kolaylık de kalkacak (ki onun da kalkması lâzım bence), belki bu imaj yüzünden normal çalışma vizesiyle gelmeyi planlayan nitelikli elemanlara bile çalışma vizesi çıkartılırken daha da zorluk çıkacak. Olumsuzluklar saymakla bitmiyor, olumlu tek bir sonuç aklıma gelmiyor.

Evet, Japonya iş gücü yetersizliklerinden dolayı belki işçi almak zorunda ama kültürel, coğrafi ve nispeten toplumsal olarak kendisine yakın diğer Asya ülkeleriyle bile çeşitli sorunlar yaşarken taa Orta Doğu ülkesine kadar uzanması bence büyük bir hatadır. Lâkin madem bu hatayı yaptı, yukarıda saydığım kaçınılmaz sorunların az da olsa önüne geçebilmek için Japonya’nın en eli yüzü düzgün işçi adaylarını seçmesi gerekiyor. bunun için de japon bir vize memurunun, önüne gelen işçi adayı listesinden Filipinli, Çinli, Vietnamlı seçerken otuz dakika düşünüyorsa, Türk seçerken bir saat düşünmesi gerekecek. Zira sınır dışı etme durumlarında Türkiye Cumhuriyeti, sebebini bilmediğim sebeplerden dolayı işbirliği yapmıyor. Yani Japonya’ya giden bir adam suç işledikten sonra ülke bunu sınır dışı etmeye kalkıyor, Türkiye suçluyu almıyor. Bildiğin kendi vatandaşı için “kabul etmem, gelmesin” diyor. Herif de Japonya’ya külfet oluyor. En başta Türkiye (ve İran’ın) bu yeni vizeye dahil olmayan ülkeler olarak kabul edilmesi de bu sınır dışı reddi mevzusu yüzündendi zaten.

Kızacaksınız ama ben bu yasağın yanındaydım. İstiyordum ki doğup büyüdüğüm ülkeyi artık dışarıda artık dönerciler, ameleler, kaçaklar ve benzeri kriminal tipler yerine; akademisyenler, mühendisler, bilim insanları ve benzeri nitelik sahibi olanlar temsil etsin. Sanıyor musunuz ki 2015 seçimlerinde konsolosluk önünde birbirlerine döner bıçaklarıyla giren, araya girmeye çalışan Japon polisini alaşağı eden, polis aracına zarar veren bu zevat arasında nitelikli, vasıflı, kalifiye insanlar vardı?

Yazık oldu.

Japonya’nın Türk İşçi Yasağını Kaldırması Hakkında” üzerine 2 düşünce

  1. Be güzel kardeşim…. sende amma yermişsin bizi. Tamam, gittiğimiz yerlerde hiç suç karşı tarafta değil, daima bizimkinlerde, evet. Daima suçlu biziz, uyumsuz biziz, sucu bucu biziz. Yakıştıramadım sana.

    • Estağfurullah. Karşı tarafta da suç var. Mesela bu güruhu ülkelerine almak ilk suçları. Tabii artık kolay kolay bunu yapmıyorlar, akıllandılar. Geç olsun güç olmasın.

Yorum